Tartışmalı Oscar Kararları - SİNEMA ELEŞTİRMENİ

YAZILAR

Film Eleştirileri, Sinema Haberleri, İzleme Listeleri...

18 Ocak 2013

Tartışmalı Oscar Kararları


Oscar Ödülleri


1929'dan beri Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) tarafından verilen ve popüler olarak Oscar adıyla bildiğimiz ödüller her daim büyük bir merakla beklenir. Adaylar, kategoriler ve verilen ödüller her organizasyonda olduğu gibi Oscar ödüllerinde de tartışma yaratır. 5.830 Akademi üyesinin verdiği oylarla belirlenen kazananlar kimi zaman beklentiler yönünde olsa da bazen de ödüllendirilmeyerek haksızlığa uğradığına inanılan adaylar öne çıkar. Özellikle sinema tarihinde önemli yere sahip filmlerin adaylar arasında bulunduğu yıllarda ödüller üzerine tartışmalar artımıştır. Ben de bundan yola çıkarak Akademi’nin en iyi film kategorisinde verdiği tartışmalı kararları derledim.

*****

Mr. Deeds Goes To Town
Mr. Deeds Goes To Town
 The Great Ziegfeld (1936)

Efsane yönetmenlerden Frank Capra’nın klasikleşen filmlerinden Mr. Deeds Goes to Town'un (Bay Deeds Şehre Gidiyor), artık pek fazla bilinmeyen The Great Ziegfeld karşısında ödülü kaybetmesi yıllar sonra bile oldukça ilginç görünüyor.

*****

Maltese Falcon
The Maltese Falcon
How Green Was My Valley (1941)

How Green Was My Valley (Vadim O Kadar Yeşildi Ki) hem roman olarak hem film olarak çok değerli bir yapıt. Ancak ödül aldığı kategorideki rakiplerine bakınca tümünün günümüzde klasikler arasında yer aldığını görüyoruz: Citizen Kane (Yurttaş Kane), The Maltese Falcon (Malta Şahini), Sergeant York (Aslan Yürekli Çavuş), Suspicion (Şüphe). Bana göre, 1942’de düzenlenen 14. Akademi Ödül Töreni adaylar açısından en efsanevilerden birisi.

*****

Şahane Hayat
It's a Wonderful Life
The Best Years of Our Lives (1946)

"Hayatımızın En Güzel Yılları" klasikler arasında yerini almış olmasına ve benim de çok sevdiğim bir film olmasına karşın favori filmlerimin başında gelen Frank Capra’nın  "It's a Wonderful Life" (Şahane Hayat) filmi karşısında seçilmiş olması durumu değiştiriyor.

*****
İhtiras Tramvayı
A Streetcar Named Desire
 An American in Paris (1951)

"Paris'te Bir Amerikalı" güzel bir film fakat A Streetcar Named Desire (İhtiras Tramvayı) gibi dev bir klasiği geçebilmesini ancak Akademi’nin pek sevdiği müzikal türünde olmasıyla açıklayabiliriz.

*****

Kahraman Şerif
High Noon
The Greatest Show on Earth (1952)

"Harikalar Sirki" gösterime girmesiyle çok büyük bir gişe başarısı kazanarak popüler oldu. Büyük ihtimalle hem bu nedenle hem de western’in Akademi tarafından uzunca bir süre haksızlığa uğramasıyla High Noon (Kahraman Şerif) ve The Quiet Man (Sessiz Adam) gibi klasikleşmiş filmleri geçerek ödülü kazandı.

*****

Dev
Giant
Around the World in 80 Days (1956)

"80 Günde Devri Alem"in Giant (Devlerin Aşkı), The King and I (Kral ve Ben) ve The Ten Commandments (On Emir) gibi filmlerin arasında en zayıf halkayken ödüllendirilmesi de ilginç bir seçim.

*****

Kader Bağlayınca
The Defiant Ones
Gigi (1958)

Cat on a Hot Tin Roof (Kızgın Damdaki Kedi) ve The Defiant Ones (Kader Bağlayınca) gibi iki sağlam klasik varken ödül yine müzikal altyapısı olan görece zayıf bir filme gitti.

*****

Stanley Kubrick
Dr. Strangelove
 My Fair Lady (1964)

"Benim Tatlı Meleğim" bir müzikal ve adı gibi tatlı bir film ama karşısında Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb olunca her karar tartışma yaratır. Ancak bu seçimin Akademi’nin genel eğilimine paralel olduğu da bir gerçek.

*****

Doktor Jivago
Doctor Zhivago
The Sound of Music (1965)

“Neşeli Günler” adından anlaşılacağı üzere bir müzikal ve oldukça ünlü bir yapım. Fakat David Lean’in epik filmi Doctor Zhivago (Doktor Jivago) varken ödülü kazanması en hafif tabirle şaşkınlık verici.

*****

Taksi Şoförü
Taxi Driver
Rocky (1976)

Sylvester Stallone’ye haksızlık etmeyelim, Rocky hem güzel hem de dünyaca ünlü bir film. Ancak 1977’de düzenlenen 49. Akademi Ödülleri de adaylar bakımından efsanevi olunca tartışma yaratması da kaçınılmaz oluyor. Taxi Driver (Taksi Şoförü), Network (Şebeke) veya All the President's Men (Başkanın Bütün Adamları) başka yıllarda olsa rahatlıkla ödülü kazanacakken aynı yılda yarışmaları şanssızlık.

*****

Kızgın Boğa
Raging Bull
Ordinary People (1980)

"Sıradan İnsanlar" Robert Redford’a ilk yönetmenlik deneyiminde en iyi yönetmen ödülünü getirmiş ve alt metni oldukça dolu dikkate değer bir film. Ancak David Lynch’in The Elephant Man (Fil Adam) ve Martin Scorsese’nin Raging Bull (Kızgın Boğa) gibi filmleri varken ödül alması oldukça tartışmalı.

*****

Indiana Jones
Raiders of the Lost Ark
Chariots of Fire (1981)

"Ateş Arabaları"nın müziği ve atmosferi gayet ilgi çekici ama Raiders of the Lost Ark (Kutsal Hazine Avcıları) ve Reds (Kızıllar) varken ödül alması sadece bunlarla açıklanamaz sanırım.

*****

Mor Yıllar
The Color Purple
Out of Africa (1985)

"Benim Afrikam" yönetmeni Sydney Pollack ve başroldeki oyuncuları Meryl Streep ve Robert Redford ile göz alıcı bir film. Akademi konusu ve mesajları daha cesur The Color Purple (Mor Yıllar) ve Kiss of the Spider Woman (Örümcek Kadının Öpücüğü) yerine riske girmeyerek onu seçerek kaçamak yapmış gibi duruyor. 2000’li yıllarda olsa belki kararları değişirdi.

*****

Ölü Ozanlar Derneği
Dead Poet's Society
Driving Miss Daisy (1989)

“Bayan Daisy ve Şoförü”nün en iyi film ödülünü alması Akademi’nin en şaşırtıcı seçimlerden birisi. Zira karşısındaki adaylar Born on the Fourth of July (Doğum Günü 4 Temmuz), Dead Poets Society (Ölü Ozanlar Derneği), My Left Foot (Sol Ayağım) ve Field Of Dreams (Düşler Tarlası).

*****

Sıkı Dostlar
Goodfellas
Dances with Wolves (1990)

“Kurtlarla Dans”ın bu listede ne işi var diye düşünebilirsiniz ama rakibi gelmiş geçmiş en iyi filmlerden birisi olan Goodfellas (Sıkı Dostlar) olunca işler değişiyor.

*****

Sıkı Dostlar
Pulp Fiction
Forrest Gump (1994)

“Koş Forrest, koş” repliği hala kulaklarımızda ve “Shit happens” sözü de zihnimizdeyken ne demeye bunu tartışıyorsun demek hakkınız. Fakat bununla birlikte Pulp Fiction (Ucuz Roman) veya The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli) varken hangisine ödül verirsiniz sorusunun cevabı da tam bir açmaz.

*****

Fargo
Fargo
The English Patient (1996)

“İngiliz Hasta”nın mutlaka çok seveni vardır ama Fargo varken ödülün ona gitmesi açıklaması zor bir karar.

*****

Can Dostum
Good Will Hunting
Titanic (1997)

Titanik, hafızalara kazınan müziği ve görkemli yapısının yanına tüm zamanların en iyi gişe hâsılatını da koyunca Good Will Hunting (Can Dostum) ve L.A. Confidential (Los Angeles Sırları) gibi sağlam filmleri geçerek ödüle ulaştı, ancak kafalardaki soru işaretlerini silemedi.

*****

Er Ryan'ı Kurtarmak
Saving Private Ryan
Shakespeare in Love (1998)

"Aşık Shakespeare" yapımcıları Weinstein’ların yoğun gayretiyle tüm zamanların en iyi pazarlama başarısı olarak Oscar'ı kazandı. Ama arkasında Life Is Beautiful (Hayat Güzeldir), Saving Private Ryan (Er Ryan’ı Kurtarmak) ve The Thin Red Line (İnce Kırmız Hat) gibi şimdiden klasikleşen müthiş filmler bıraktı.

*****

Piyanist
The Pianist
Chicago (2002)

Yine bir müzikal ve yine bir tartışmalı karar. Rakipler bu kadar güçlüyken ödül kazanması gerçekten insanı düşündürüyor: Gangs of New York (New York Çeteleri), The Lord of the Rings: The Two Towers (Yüzüklerin Efendisi: İki Kule), The Pianist (Piyanist). Akademi’nin gönül almak için en iyi yönetmen ödülünü Roman Polanski’ye verdiği de unutulmamalı.

*****

Avatar
Avatar
The Hurt Locker (2009)

"Ölümcül Tuzak" filminin ödül alması, ilk kez bir kadın yönetmenin filmine ödül verilecek olması ve filmin konjonktüre uyum sağlamasıyla açıklanmakta. Avatar ve Inglourious Basterds (Soysuzlar Çetesi) da bu durumun kurbanı olarak tarihteki yerlerini aldılar.

*****

Başlangıç
Inception
The King's Speech (2010)

"Zoraki Kral" yine bir Weinstein pazarlama faaliyeti neticesinde en iyi film ödülünü kazandı. Film kötü müydü hayır fakat Black Swan (Siyah Kuğu), Inception (Başlangıç), The Social Network (Sosyal Ağ) varken yazık olmuş demekten başka çare kalmıyor.

*****
Life of Pi
Argo (2013)

85'inci Akademi Ödül Töreni'nde en iyi film ödülü, Ang Lee'nin masalsı şaheseri Life of Pi (Pi'nin Yaşamı) gibi sinemaseverlerin büyük takdirini kazanan bir film varken senaryosunda CIA'in "büyük katkısı" olduğu dillendirilen (ve kazandığı bizzat Beyaz Saray tarafından açıklanan) Argo'ya (F.ck Yourself) gitti.