Bir yönetmenin ilk filminde başyapıta imza atması imkansız
olmasa da nadir görülen bir başarı. Dan Gilroy’u bu başarısı için ayakta
alkışlamak gerekiyor. Nightcrawler (Gece Vurgunu), değeri kaybolmayacak hem geçmişle hem de
gelecekle güçlü bağlantısı olan müthiş bir film. Senaryosuyla, yarattığı ana karakterle
ve yönetimiyle şimdiden modern klasik olarak adlandırılabilecek bir filmden
bahsediyorum. Belki bu tanımlamalar ilk başta kulağa abartılı gelebilir ama Gilroy içinde bulunduğu toplumu ve düzeni usta bir biçimde eksiksiz anlatmayı ve
eleştirmeyi başarmış.
Bir filmi izlerken, bir anda belgesel gerçekçiliğine girebilmek ve sonrasında yine kurmacaya dönebilmek muazzam bir deneyim. Hikayenin izleyeni birden içine çekivermesi ve hiç tempo kaybetmeden sürükleyip götürmesi de takdire şayan. Jake Gyllenhaal’un unutulmaz film karakterleri arasına rahatlıkla girebilecek Louis Bloom’u canlandırmadaki başarısı ise altı çizilmesi gereken ayrı bir konu. Özetle, sadece 2014’ün değil tüm zamanların en değerli filmlerinden biriyle karşılaşmaktan büyük bir heyecan duyduğumu itiraf etmem gerekiyor.
Bir filmi izlerken, bir anda belgesel gerçekçiliğine girebilmek ve sonrasında yine kurmacaya dönebilmek muazzam bir deneyim. Hikayenin izleyeni birden içine çekivermesi ve hiç tempo kaybetmeden sürükleyip götürmesi de takdire şayan. Jake Gyllenhaal’un unutulmaz film karakterleri arasına rahatlıkla girebilecek Louis Bloom’u canlandırmadaki başarısı ise altı çizilmesi gereken ayrı bir konu. Özetle, sadece 2014’ün değil tüm zamanların en değerli filmlerinden biriyle karşılaşmaktan büyük bir heyecan duyduğumu itiraf etmem gerekiyor.
Machiavelli’nin Yeni
Prensi Bloom
Ana karakter Louis Bloom, vahşi kapitalizmin vücut bulmuş hali olarak her sahnede
biraz daha devleşerek hikayenin tümüne egemen olmayı başarıyor. Kapitalizmde “büyümek
için ya rakibini satın alırsın ya da saf dışı edersin” düsturunu bireysel
kariyer planlaması özelinde sınırları zorlayıcı biçimde uygulayan pragmatist Bloom,
Makyavelizmin de postmodern bayraktarı olmayı hak ediyor. Bununla birlikte, fırsatlar
ülkesi Amerika, “ne iş olsa yaparım” düzeyindeki dibe batmış bir hırsızın kural
tanımaz ve acımasız yükselişine (diğer bir tabirle “vurgun” yapmasına) harika
bir zemin hazırlıyor.
55 Yaşında Taze Bir
Yönetmen
Son olarak Dan Gilroy’a ilk yönetmenlik denemesi için neden
55 yaşına kadar beklediği için sitem etmek gerekiyor. Daha önce birçok senaryo
yazmış olmasına rağmen en iyi işini kendisi için sakladığı belli olan Gilroy’un,
medya endüstrisi özelinde yansıttığı düzen eleştirisindeki başarısını gelecek
filmlerinde de devam ettirmesini diliyorum.