Joker-Çirkin Kralın Doğuşu - SİNEMA ELEŞTİRMENİ

YAZILAR

Film Eleştirileri, Sinema Haberleri, İzleme Listeleri...

08 Ekim 2019

Joker-Çirkin Kralın Doğuşu

Joker movie

Joker, (kendi alt türünde bir ilk olarak) Venedik’te Altın Aslan’ı kazanarak dikkatleri üzerine çektikten sonra Joaquin Phoenix’in fragmandan taşarak dilden dile dolaşmaya başlayan çarpıcı performansıyla bir anda ilgi odağına dönüştü. İlgi filmin gösterime girmesiyle katlanarak arttı ve ilk haftasında gişede de hatrı sayılır bir başarı kazandı. Peki “Hangover” gibi gişe komedileriyle ün yapan yönetmen Todd Philips’in bir anda Oscar yoluna girmesinin önünü açan Joker’in alamet-i farikası neydi? 

Benim açımdan, filmin ilgi görmesinin ana nedeni zihnimize uzun süredir kodlanmakta olan “iyi ve kötü” algısını kendi dünyası içinde tutarlı bir biçimde ters yüz etmeyi başarmış olması. Bu filmle, Batman filmleri ile uzun süredir inşa edilen ve genel geçer kabul gören toplumsal yapının kağıttan bir ev gibi yıkılıverdiğini gördük. Çoğunluğa göre New York’u (veya Chicago’yu) temel alarak tasarlanan Gotham’daki “iyiler” kapitalist toplumun ayrıcalıklı ve kibir dolu kaymak tabakasını temsil ederken, “kötüler” ise büyük bir baskıyla ezilen alt tabakanın derinlerdeki fay hatlarında biriken “haklı” öfkenin bir tezahürü, temsilcisi haline geldi. Ezcümle, artık “iyiler”e düşen maskeleri sonrasında nefret duyarken , “kötüler” ile güçlü empati köprüleri kurup meşruiyetlerini kabul etmiş olduk. Bir benzetme yaparsak, (İdris Küçükömer’in tezinden türetilmiş) “Türkiye’de sağ soldur, sol sağdır” olarak özetlenen popüler görüşün “Gotham’da iyiler kötüdür, kötüler ise iyidir” versiyonu olabilir. Bu açıdan bakınca, güçlü “King of Comedy” ve “Taxi Driver” referansları bir yana, asıl vardığımız nokta karizması ve felsefesiyle “V for Vendetta” oldu benim nazarımda. (Hatta, uzak gelecek ama toplumsal yerleşim açısından Hunger Games’teki dünyanın yetişkinler için sert bir dönüşüm geçirmiş bir yansıması.)

Özünde bir intikam hikayesinin, bireysel bir hesaplaşmadan sınıfsal bir çatışmaya dönüşerek kendi kahramanını yaratmasının cazibesi büyük. Sıfırdan zirveye giden yolculukları ve parlak başarı hikayelerini sevenler için, tersten bir anlatıyla “loser”, ucube (Hollywood’un çok sevdiği bir figür) ve uyumsuz bir kişinin yeraltında bir meşale görevi üstlenmesi yeni değil belki ama çekici. Zaten, Todd Philips, Hollywood’un yerleşik kodlarıyla oynarken cazibeyi artırmak için birçok klişeye de yer vermekten geri kalmıyor. Bu anlamda, elindeki anlatı imkanları dahilinde, parlak spot ışıklarını toplum piramidinin tepesinden en alta indiren ve görmeye bile tahammül edemediğimiz, karanlık dehlizlere tıktığımız “ucube”leri meydana çıkararak, sistemin içinde farkındalık ve devinim yaratma gayretinde olan bir filmle karşı karşıya kalıyoruz.

Joker’in, zenginlerle birlikte onların sağ kolları rolündeki çok iyi gelir elde eden üst yönetici zümreyi hedef tahtasına koyarken, orta-alt sınıfın (mavi yaka) desteğini kazanması olağan görülmeli. Bu noktada, asıl amacı bir üst kademeye atlamak olan ve buna sınırlı da olsa imkan bulabilen orta-üst sınıftaki beyaz yakaların mesafeli olacağını tahmin ediyorum. Zira kaybedeceği bir şey olmayanların doğal lideri olan Joker’in, kapitalist sistemin belli ölçülerde kazanım sağlamasına izin verdiği (kaybedecek şeyleri olan) beyaz yakalar için ürkütücü gelmesi şaşırtıcı değil.


Sonuca gelirsek, benim için Joker’in değerli yönleri; farklı okumalara alan açması, Batman gibi popüler bir kahramanı doğrudan hedef al(a)masa da oldukça riskli bir yolu tercih ederek asıl süper gücün para olduğunu yüzümüze vurması ve iyi ile kötünün mutlak ve saf halde olmadığını kendi ahlaki perspektifini geliştirerek aktarabilmesi. Etik açıdan tartışmalı tarafı ise ABD’lilerin “vigilante” olarak tanımladığı hukuki sistemde tatmin olmayıp kendi adaletini sağlamaya çalışan intikamcıları meşrulaştırmaya çalışması. Ama diğer yandan bakarsak, her daim “iyi” olarak kodlanan Batman de aslında toplum için çalışan bir “vigilante”, burada rahatsızlık duyulup itiraz edilen ise yerleşik rollerin radikal biçimde yer değiştirmesi.

Ekleme: Hikayede Joker’in anatomisini derinlemesine inceliyoruz ama o bildiğimiz şeytani zekasının nasıl geliştiğini pek anlayamadık. Zihinsel sorunları olan, doğru dürüst yazı bile yazamayan Arthur’un bir suçluya dönüşümünü ayrıntılarıyla gördük ama Batman’e kök söktüren bir suç dahisi haline gelmesi açık bırakılmış. Belki de yeni bir film içindir.

Not: ⭐️⭐️⭐️⭐️