Ikiru-Yaşamak (1952) - SİNEMA ELEŞTİRMENİ

YAZILAR

Film Eleştirileri, Sinema Haberleri, İzleme Listeleri...

23 Temmuz 2012

Ikiru-Yaşamak (1952)


watanabe
Watanabe Parkta Sallanıp Ölümü Beklerken

Giriş


Japon sinema efsanesi Akira Kurosawa’nın “bürokrasi”nin kısırlığı ve insan hayatının çıkmazları üzerine yaptığı 1952 yapımı okkalı bir filmdir Ikiru

Ikiru’nun anlamı olan “Yaşamak” filmde ziyadesiyle konu edilir. Bir ömür nasıl geçer ya da daha doğrusu nasıl boş geçer konusu işlenir filmde. Filmin kahramanı Kanji Watanabe belediyenin halkla ilişkiler biriminde kısım amiri (o birimin en üst düzey yöneticisi) olarak çalışmaktadır. Çalışmaktadır dediğime bakmayın filmde de sıklıkla söylendiği gibi makamını korumaktadır. Makamı korumanın en güzel yolu ise hiçbir iş yapmamaktır. Kısacası kahramanımız 30 yıldır görev yaptığı belediyede aslında birimini değil vaziyeti idare etmektedir. Bu durum (maalesef) bizim kültürümüzde de yerleşmiştir ve Osmanlı’da “idare-i maslahat” olarak geçmektedir.

Gelişme (Yazının devamı, eserin konusu hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir!)

Film, bir grup mahalleli kadının belediyeden pis suların biriktiği boş bir bölgenin düzeltilerek yerine çocuk parkı yapılmasını istemesiyle başlar. Kanji Watanabe hemen kadınları “bizim işimiz değil” diyerek mühendislik birimine yönlendirir. Aslında başından savar. Bu ilk baştan savma, tam bir trajikomik kısır döngüyü başlatır. Kadınların başvurduğu her birim, kendince bir açıklama yaparak başka bir birime gönderir kadınları. Bütün belediye binasını dolaşan kadınlar en sonunda başkan yardımcısına kadar gittikten sonra döngünün başladığı yere halkla ilişkiler birimine dönerler. Watanabe de son kurtuluş olarak yazılı bir dilekçe alıp, dilekçeyi uçsuz bucaksız kağıt yığınlarının içine gömerek yani yine hiçbir iş yapmayarak makamını ustalıkla korumuştur. Bu başlangıç filmin tamamen bir kara komedi üzerinden yürüyeceğini düşündürse de asıl dramatik olaylar yeni başlar. 30 yıl hiç izin almadan işe gelme rekorunu eline geçirme arifesindeki kısım amiri Watanabe, mide kanseri olduğunu öğrendikten sonra büyük bir şok yaşar ve akabinde işe gitmeyi keser. Kahramanımız yaşadığı şokla, astlarının tabiriyle mumya gibi yaşadığı hayatındaki sürekli uykusundan uyanıverir.

Kurosawa
Kısım Amiri Makamında Çalışır Gibi Yaparken
Watanabe, genç yaşta eşini yitirdikten sonra tüm hayatını oğluna adayarak başka bir evlilik yapmayı reddetmiş ve para dahi harcamadan popüler deyimle ot gibi yaşamaya başlamıştır. Oğlunu evlendirerek aynı evde yaşamaya devam etmektedir. Tüm yaşamı klişe tabirle bir film makarası gibi bize gösterilir. Artık ölümün nefesini ensesinde hisseden kahramanımız tam bir boşluğa düşerek arayışa başlar. Yaşam dolu olarak gördüğü tek kişi olan ve biriminde altında çalışan genç bir kadın memurla arkadaşlık yapmaya çalışarak arayışını sürdürür. Bu sırada hem ailesi hem de belediye çalışanları Watanabe ile ilgili bir sürü dedikodu çıkarmaktadır. Öleceğini yakınlarına ve iş arkadaşlarına söylemeyen kısım amiri en sonunda içindeki büyük boşluğu nasıl dolduracağını keşfeder.

Herkesin şaşkın bakışları arasında dairesine dönen Watanabe, hemen kadınların çocuk parkı için verdikleri dilekçeyi bulur, ölünceye kadar bu parkın yapımı için büyük bir inatla belediyenin tüm birimlerini arşınlar ve hatta üstlerine kafa tutar. Bu küçük park için verdiği mücadelesi efsaneleşen Watanabe, 5 ay sonra bu dünyadan göçer. Tabii film burada bitmez ama kalanı için izlemek gerek.

Sonuç

Ünlü Alman Sosyolog Max Weber bürokratik örgüt modelini oluştururken bu modelin iyi ve kötü yönlerini ortaya koyarak modeli bir anlamda idealize etmeyi amaçlamıştı. Ikiru’da bize sunulan bürokratik model ise tamamen iş yapılmamasına yönelik bir kısır örgüt. Tüm çalışanlar mesai saatlerinde  sürekli meşgul ancak çoğu ne iş yaptığını hatırlamıyor. Bir anlamda distopyalarda tasvir edilen bir yapı mevcut. Ancak gerçek hayatta da maalesef bu gibi yapılarla karşılaşıyoruz, sadece devlet olması gerekmiyor bunların, aşırı büyümüş herhangi bir örgüt en sonunda benzer bir çıkmazla karşılaşabiliyor. Tabii Kurosawa’nın sadece bürokrasi ile ilgili bir film yaptığı düşünülmemeli, insan psikolojisi ile ilgili birçok isabetli analiz de mevcut.

İki buçuk saate yakın süresi olan, (bir anlamda) bunaltıcı atmosferli, siyah beyaz bir filmi izlemek zor gelebilir ortalama bir izleyiciye ama izlediğinize değeceğini size rahatlıkla söyleyebilirim. İyi seyirler!

Akira Kurosawa
Kahramanımız Yaşam Dolu Memuresiyle Birlikte