Watanabe Parkta Sallanıp Ölümü Beklerken |
Giriş
Japon sinema efsanesi Akira Kurosawa’nın “bürokrasi”nin
kısırlığı ve insan hayatının çıkmazları üzerine yaptığı 1952 yapımı okkalı bir
filmdir Ikiru.
Ikiru’nun anlamı olan “Yaşamak” filmde ziyadesiyle konu edilir. Bir
ömür nasıl geçer ya da daha doğrusu nasıl boş geçer konusu işlenir filmde. Filmin
kahramanı Kanji Watanabe belediyenin
halkla ilişkiler biriminde kısım amiri (o birimin en üst düzey yöneticisi)
olarak çalışmaktadır. Çalışmaktadır dediğime bakmayın filmde de sıklıkla
söylendiği gibi makamını korumaktadır. Makamı korumanın en güzel yolu ise
hiçbir iş yapmamaktır. Kısacası kahramanımız 30 yıldır görev yaptığı belediyede
aslında birimini değil vaziyeti idare etmektedir. Bu durum (maalesef) bizim
kültürümüzde de yerleşmiştir ve Osmanlı’da “idare-i maslahat” olarak
geçmektedir.
Film, bir grup mahalleli kadının belediyeden pis suların biriktiği boş bir bölgenin düzeltilerek yerine çocuk parkı yapılmasını
istemesiyle başlar. Kanji Watanabe hemen
kadınları “bizim işimiz değil” diyerek mühendislik birimine yönlendirir.
Aslında başından savar. Bu ilk baştan savma, tam bir trajikomik kısır döngüyü
başlatır. Kadınların başvurduğu her birim, kendince bir açıklama yaparak başka
bir birime gönderir kadınları. Bütün belediye binasını dolaşan kadınlar en
sonunda başkan yardımcısına kadar gittikten sonra döngünün başladığı yere
halkla ilişkiler birimine dönerler. Watanabe
de son kurtuluş olarak yazılı bir dilekçe alıp, dilekçeyi uçsuz bucaksız
kağıt yığınlarının içine gömerek yani yine hiçbir iş yapmayarak makamını ustalıkla
korumuştur. Bu başlangıç filmin tamamen bir kara komedi üzerinden yürüyeceğini
düşündürse de asıl dramatik olaylar yeni başlar. 30 yıl hiç izin almadan işe gelme
rekorunu eline geçirme arifesindeki kısım amiri Watanabe, mide kanseri olduğunu öğrendikten sonra büyük bir şok
yaşar ve akabinde işe gitmeyi keser. Kahramanımız yaşadığı şokla, astlarının tabiriyle mumya gibi yaşadığı hayatındaki sürekli
uykusundan uyanıverir.
Kısım Amiri Makamında Çalışır Gibi Yaparken |
Watanabe, genç yaşta eşini yitirdikten sonra tüm hayatını oğluna
adayarak başka bir evlilik yapmayı reddetmiş ve para dahi harcamadan popüler
deyimle ot gibi yaşamaya başlamıştır. Oğlunu evlendirerek aynı evde
yaşamaya devam etmektedir. Tüm yaşamı klişe tabirle bir film makarası gibi bize
gösterilir. Artık ölümün nefesini ensesinde hisseden kahramanımız tam bir boşluğa düşerek
arayışa başlar. Yaşam dolu olarak gördüğü tek kişi olan ve biriminde altında çalışan genç bir kadın
memurla arkadaşlık yapmaya çalışarak arayışını sürdürür. Bu sırada hem ailesi
hem de belediye çalışanları Watanabe ile
ilgili bir sürü dedikodu çıkarmaktadır. Öleceğini yakınlarına ve iş arkadaşlarına söylemeyen kısım
amiri en sonunda içindeki büyük boşluğu nasıl dolduracağını keşfeder.
Herkesin şaşkın bakışları
arasında dairesine dönen Watanabe, hemen
kadınların çocuk parkı için verdikleri dilekçeyi bulur, ölünceye kadar bu parkın
yapımı için büyük bir inatla belediyenin tüm birimlerini arşınlar ve hatta üstlerine
kafa tutar. Bu küçük park için verdiği mücadelesi efsaneleşen Watanabe, 5 ay sonra bu dünyadan göçer.
Tabii film burada bitmez ama kalanı için izlemek gerek.
Ünlü Alman Sosyolog Max Weber bürokratik örgüt modelini
oluştururken bu modelin iyi ve kötü yönlerini ortaya koyarak modeli bir
anlamda idealize etmeyi amaçlamıştı. Ikiru’da
bize sunulan bürokratik model ise tamamen iş yapılmamasına yönelik bir kısır örgüt. Tüm
çalışanlar mesai saatlerinde sürekli meşgul ancak çoğu ne iş yaptığını hatırlamıyor.
Bir anlamda distopyalarda tasvir edilen bir yapı mevcut. Ancak gerçek
hayatta da maalesef bu gibi yapılarla karşılaşıyoruz, sadece devlet olması
gerekmiyor bunların, aşırı büyümüş herhangi bir örgüt en sonunda benzer bir çıkmazla
karşılaşabiliyor. Tabii Kurosawa’nın
sadece bürokrasi ile ilgili bir film yaptığı düşünülmemeli, insan psikolojisi
ile ilgili birçok isabetli analiz de mevcut.
İki buçuk saate yakın süresi olan, (bir anlamda) bunaltıcı atmosferli, siyah beyaz bir filmi izlemek zor gelebilir ortalama bir
izleyiciye ama izlediğinize değeceğini size rahatlıkla söyleyebilirim. İyi
seyirler!
Kahramanımız Yaşam Dolu Memuresiyle Birlikte |