2000'lerin başlarında genç yönetmen Christopher Nolan’ın Batman’i yeniden sinemaya uyarlayacağı
haberleri geldiğinde belki de çok fazla kişi bu kadar efsanevi bir serinin
geleceğini beklemiyordu. Ancak Nolan’ın
önceki uyarlamaları bir kenara bırakıp Batman’in
kökenlerine inerek çizgi romanda yer alan detaylardan bu kadar heyecan yaratan
bir film yaratması, dünyaca ünlü ve devamı merakla beklenen bir fenomen
oluşturdu. Artık Nolan’ın Kara
Şövalye'sinin hikayesi bitiyor ve bu vesileyle Batman'in serüvenini anımsamak için bir filmografik gezi yapalım.
Tim Burton (Doğuş)
Son dönem filmlerinde çıtasını düşürdüğünü düşünsem de favori listemde birçok özgün filmi yer alıyor Tim Burton’ın. Burton kendi tarzını filmlerine nüfuz ettirmeyi ve atmosfer yaratmayı
çok iyi başaran bir yönetmen.
1989’da
Hollywood’un o zamana kadar esaslı bir filmini yapamadığı çizgi roman klasiği Batman’i çok başarılı bir şekilde
sinemaya uyarlayan Burton, hem Batman’in sinema izleyicisi arasında
iyice popülerleşmesini sağladı hem de yarattığı Gotham City atmosferiyle zihinlerde yer etti. Burton, Bruce Wayne rolünde Michael
Keaton’ı seçti. Keaton rolünde
sırıtmasa da çok da parlak bir performans sergilemiyordu. İlk filmin asıl göze
çarpan performansı Jack Nicholson’ın
müthiş bir şekilde canlandırdığı Joker’den
geliyordu. Nicholson gerçekten filmi
hakimiyeti altına almış görünüyordu. Bunun yanı sıra güzel kız Vicki Vale rolünde de dönemin parlak
isimlerinden Kim Basinger’ı
izlemiştik.
1992’de Burton’dan ikinci film Batman Returns (Batman Dönüyor) geldi. Keaton yine başroldeydi. Kötü adam
olarak ise Penguen rolünde Danny DeVito’dan ilginç bir performans
izliyorduk. Bir başka kötü karakter zengin işadamı Max
Shreck’i Christopher Walken ve gizemli karakter Catwoman’ı ise Michelle Pfeiffer canladırıyordu.
Penguen rolünde gerçekten orijinal bir performans sergilese de DeVito Altın Ahududu Ödülleri’ne aday
olmaktan kurtulamamıştı. İlk film kadar başarılı bulunmasa da Batman Returns yine güzel
bir seyirlik sunuyordu.
Joel Schumacher (Çöküş)
Tim Burton iki güzel film çektikten sonra yönetmen koltuğundan
yapımcı koltuğuna geçti. Serinin devamında Joel
Schumacher yönetmen olarak seçilmişti. İlk bakışta kötü bir tercih gibi
durmasa da Schumacher ne eleştirmenlerce
ne de serinin hayranları tarafından beğenilmedi.
1995’te Batman Forever (Batman Daima) gösterime
girdiğinde büyük bir beklenti oluşturmuştu. Yeni Bruce Wayne için Val Kilmer
seçildi. Kötü adam olarak ise Tommy Lee
Jones-İki Yüz/Harvey Dent ve Jim
Carrey’i-Bilmececi (Riddler) izledik. Bunların yanında Dr. Chase Meridian (Nicole
Kidman), Robin (Chris O'Donnell) ve tabii Alfred (Michael Gough) karakterleri filmde yer alıyordu. Kadro, yapımcı ve yönetmen
olarak göz alıcı olan serinin üçüncü filmi gişede başarılı olsa da eleştirmenlerce
pek tutulmadı.
1997’de Batman & Robin filmiyle Joel Schumacher şansını bir kez daha
denemeye karar verdi (keşke vermeseydi). İlk filmin sinemasal olarak pek
başarılı olmadığını o da fark etmiş olacak ki Val Kilmer’ın yerine George
Clooney’i kadroya dâhil etti. Mr.
Freeze/Buz Adam rolünde Arnold Schwarzenegger ve Poison Ivy/Zehirli Sarmaşık rolündeki Uma Thurman da kötü karakter kontenjanını dolduruyordu. Batgirl rolünde Alicia Silverstone ve Robin
rolünde Chris O'Donnell’ı
görmekteydik. Yine janjanlı bir kadro ve büyük bütçeye rağmen film eleştirmenlerce deyim yerindeyse yerin dibine sokuldu. Gişe rakamları ise zarar
ettirmese de umulan başarıdan uzak kaldı. Bu kötü deneyim Batman serisinin
sonunu getirdi.
Christopher Nolan (Yeniden Doğuş ve Yükseliş)
Schumacher’den sonra kötü anılarla hatırlanan Kara Şövalye’ye uzun
süredir aradığı kimliğini kazandıracak ve onu yeniden yükseltecek kişinin 35
yaşındaki genç ve umut vaat eden yönetmen Christopher
Nolan olacağını çok az kişi tahmin edebilirdi. Ancak Nolan hikâyenin başlangıcına ve özüne dönerek Bruce Wayne karakterinin oluşumuna
odaklandı ve önceki seriden çok farklı bir anlatım yolu seçti. Christian Bale yeni Wayne oldu ve
rolünün hakkını da ziyadesiyle verdi. Nolan serinin yeni hikâyesinde; ne? ne zaman? nerede? nasıl? neden? kim? sorularının hepsine
yanıt vererek izleyicinin filmle bütünleşmesini sağladı.
2005 yapımı Batman Begins hikayenin en başına
dönerek ve karakterlerle ilgili tüm soruları cevaplayarak ilerlemeyi seçti. Bruce Wayne ailesini nasıl kaybetti, bu durum onu nasıl etkiledi ve sonunda kendini nasıl buldu. Film zengin
kadrosuyla dikkat çekiyordu: Christian Bale, Michael
Caine, Liam Neeson, Katie Holmes, Gary Oldman, Cillian Murphy, Morgan Freeman,
Ken Watanabe, Tom Wilkinson… Kötü adam olarak Scarecrow (Korkuluk) ve Carmine
Falcone karakterleri karşımıza çıktı. Batman Başlıyor, serinin yeniden
güçlü bir anlatımla karşımıza çıkması açısından önemli bir yer edindi.
2008’de
serinin ikinci filmi The Dark Knight'ın
(Kara Şövalye) gösterime girmesiyle gerçek bir sinema şöleniyle karşılaştık. Özellikle
“kötü adam” Joker karakterini
canlandıran Heath Ledger’ın
efsaneleşen müthiş performansı ve film gösterime girmeden Ledger’ın evinde ölü bulunmasıyla film çok farklı bir boyut
kazandı. Heath Ledger olağanüstü
performansıyla, (nedense) bu tip filmlere pek yüz vermeyen Akademi üyelerinin
de gönlünü kazandı ve öldükten sonra Oscar
kazanarak tarihe geçti. The Dark Knight’ta
ilk filmdeki kast korunurken Harvey Dent
(Aaron Eckhart) ve Rachel Dawes (Maggie Gyllenhaal) eklendi kadroya. Film gerçek bir ticari başarı elde
ederek tüm dünyada 1 milyar $ hasılat yaptı ve gelmiş geçmiş en çok gişe yapan
filmlerden birisi oldu.
2012’ye
geldiğimizde ise serinin üçüncü ve son filmi The Dark Knight Rises (Kara Şövalye Yükseliyor) gösterime girdi. Christopher Nolan efsanenin artık
bittiğini ve bir daha Batman filmi için yönetmen koltuğuna oturmayacağını
açıkladı. Efsane biterken kadroya katılanlar: Terörist grubun lideri Bane karakterini canlandıran Tom Hardy, Catwoman-Selina Kyle karakterini
canlandıran Anne Hathaway, polis
memuru (Robin) John Blake rolünde Joseph Gordon-Levitt ve Miranda Tate rolünde Marion Cotillard.
***
Batman’den The Dark Knight
Rises’a uzanan sinema serüvenini böylece özetlemiş olduk. Kara Şövalye’nin
sinemadaki uzun ince yolu şimdilik bitmiş görünüyor ancak gelecekte neler olabileceğini
kestirmek güç. İyi seyirler!