Nothing But the Truth-Gizli Gerçekler (2008) - SİNEMA ELEŞTİRMENİ

YAZILAR

Film Eleştirileri, Sinema Haberleri, İzleme Listeleri...

12 Ocak 2014

Nothing But the Truth-Gizli Gerçekler (2008)


Size ülkesini söylemeden bir film anlatsam ve filmin konusunda hapse atılan gazeteci, özel yetkili savcı, suikasta kurban giden güvenlik görevlisi ve milli güvenlik meselesi bulunsa aklınıza hangi ilk hangi ülke gelirdi? Neyse sorunun malum cevabı okuyucuda saklı kalsın, filme dönelim.

Nothing But the Truth (Gizli Gerçekler) 2008 ABD yapımı dram soslu politik gerilim filmi. Yönetmen ve senarist Rod Lurie, The Contender ve The Last Castle gibi iyi filmlerle tanıdığımız bir isim. Açıkçası bu filminde de yönetmenliğini beğendim. Kate Beckinsale, Matt Dillon, Vera Farmiga, Alan Alda ve David Schwimmer’lı kadro da gayet iyi. Yakın çekimleri seven yönetmen sayesinde oyunculukları oldukça yakından deneyimleme fırsatı da buluyoruz.

Filmin konusu Plamegate olarak adlandırılan ve ucu Irak işgaline kadar giden gerçek olaylardan alınma ama tabii olaylar ve kişiler değiştirilerek senaryolaştırılmış. Konuya gelirsek, ABD başkanının yaralandığı bir suikast girişimi olur, bunun üzerine ABD saldırıdan sorumlu tuttuğu Venezüela’daki  askeri kampları bombalar. Rachel Armstrong (Kate Beckinsale) Capital Sun-Times gazetesinde çalışan bir muhabir olarak Erica Van Doren’in (Vera Farmiga) CIA ajanı olduğunu ve misilleme yapılan Venezüela’nın aslında suikast girişimiyle bağlantısı olmadığını Beyaz Saray’a rapor halinde sunduğunu, buna karşın istihbaratının göz ardı edildiğini gizli bir kaynaktan öğrenir. Gazetesi bunu manşetten haberleştirince Rachel Armstrong’a CIA ajanının kimliğini ifşa eden kaynağını açıklaması için baskı yapılmaya başlar ve sonunda özel (yetkili) savcı Patton Dubois (Matt Dillon) olayın gazetecilik değil milli güvenliği tehdit eden bir suçluyu korumak olduğunu iddia ederek (ve hukuk dışı bazı baskılar da yaparak) Armstrong’u tutuklatır. Filmin devamı haber kaynağının kim olduğu sorusunun cevabını arayış ve yaşanan ailevi meselelerle birlikte ilerliyor. Film bize baskı gören bir gazeteciyle empati yapabilmeyi, özel (yetkili) savcıların yöntemlerini ve “milli (ulusal) güvenlik mi yoksa haber alma özgürlüğü mü önemlidir” sorusunun/konusunun muhasebesini başarılı biçimde sunuyor.

Açıkçası fazla bir beklentim olmadan izlediğim film yukarıda belirttiğim yönleriyle beni tatmin etti. Tavsiye edebileceğim filmlerden.

Not: Nothing But the Truth’la ilgili şanssız bir durumu da paylaşmak gerekiyor. Filmin yapımcı ve dağıtımcısı olan Yari Film Group iflas ettiği için (insanlık için büyük ancak Hollywood için küçük bir bütçe) olan 11,5 Milyon Dolar’lık film sinemalarda gösterime giremedi.

Notum: