50/50-Şansa Bak (2011) - SİNEMA ELEŞTİRMENİ

YAZILAR

Film Eleştirileri, Sinema Haberleri, İzleme Listeleri...

10 Nisan 2012

50/50-Şansa Bak (2011)


Kara Bahtım Kem Talihim (Fifti Fifti)

Ne?
Orijinal adı "50/50" olan ve ülkemizde “Şansa Bak” adıyla vizyona giren güzel bir film.

Ne zaman?
Filmin çekimleri 2010’da tamamlandı ve ABD’de gösterime 2011’de girdi. Türkiye’ye ise [DVD’sinin çıkmasından 2 ay sonra(!)] Mart 2012’de gelebildi.  

Filmin süresi 100 dakika.

Neden?
50/50 (Şansa Bak), son zamanlarda komediyle dramayı iyi harmanlamış bir film izlemedim diyorsanız, yerinde bir tercih olacak.

Kim? 
Yönetmen koltuğunda, yine bir bağımsız yapım olan The Wackness (2008) ile beğeni kazanan Jonathan Levine var.

Senaryo, Seth Rogen’ın da arkadaşı olan Will Reiser tarafından kendi kanser tecrübelerinden yola çıkılarak yazılmış.

Başrolde son dönem filmleriyle beğeni kazanan Joseph Gordon-Levitt var. Levitt’in filmografisinde benim şahsi favorim ise üzerine ayrı ve ayrıntılı bir yazı yazılmayı hak eden (500) Days of Summer (2009). Levitt, Altın Küre’de adaylık getiren bahtsız ve kararsız karakteri gayet başarılı canlandırıyor.

Seth Rogen, aynı zamanda yapımcılık da yaptığı filmde “komik kanka” rolünde. Filmin sahnelerinde görünmesi bile tebessüm ettirmeye yettiği için Rogen’den pek ekstra performans beklemeye de gerek yok bence.

Anna Kendrick, Anjelica Huston, Philip Baker Hall ve Bryce Dallas Howard diğer öne çıkan oyuncular.

Nasıl? 

Joseph Gordon-Levitt’in canlandırdığı Adam Lerner, bir radyoda kendi hazırladığı haberleri sunan, aşık olduğu sevgilisiyle birlikte yaşayan, kankası Kyle’la takılan ve kendi küçük dünyasında hayatını idame ettiren bir gençtir. Kısacası pek bir ekstra özelliği yoktur Adam’ın.

Bu sıradan hayat, bir doktor muayenesinde sonradan hayatta kalma şansının %50 olduğunu öğrendiği bir kanser türüne (sırt kanseri) yakalandığını öğrenince altüst olur.

Kemoterapi seanslarına katılmaya başlayan Adam iyice dünyası yıkılmış bir halde “neden ben?” sorularını zihninden atabilmek için bir terapiste gitmeye karar verir. Terapist ise ilk ciddi vakasını ele almak üzere olan Katherine McKay’dir (Anna Kendrick).

Hikaye bundan sonra bazen hafif aşk esintileri eşliğinde, bazen ölümün soğuk yüzü nedeniyle karamsar bir havada, bazen de Kyle’ın argo dolu komik şakalarıyla tebessüm ettiren bir vaziyette ilerliyor. Buradaki başarı bu kimyanın iyi tutturulmuş olması. Tabii filmin yan öyküleri ve karakterleri de mevcut ancak onu da izleyip görmek daha güzel olur diye düşünmekteyim.


4N1K? 

50/50 eleştirmenlerin övgüsünü kazanan ve 2011’in en iyi filmleri listelerine ucundan köşesinden dahil olmayı başarmış bir film. Ayrıca, IMDB ve Rotten Tomatoes gibi sitelerden oldukça iyi notları da kapmayı ihmal etmemiş.

Bununla birlikte yaklaşık bir buçuk saatlik sürede hiç sıkmadan izleyiciyi kendine bağlayabiliyor. Kesinlikle ilgiyi ve övgüyü hak ediyor 50/50. Ezcümle, izleyin efenim pişman olmazsınız, paranız da vaktiniz de boşa gitmez.

İyi Seyirler!